logo

Müslümanların Köfteci Yusuf ile İmtihanı

Müslümanların Köfteci Yusuf ile İmtihanı

Müslümanların Köfteci Yusuf ile İmtihanı

Hiç şüphesiz takdir edilecek bir serüven ortaya koyan Köfteci Yusuf uzak dursam da zaman zaman benimde takdirimi kazanmıştır. İlk zamanlar soya hikâyesi yüzünden ağır eleştirilere maruz kalsa da önü kesilemeyen bir büyümeyle bursa sınırlarını kısa zamanda aşan Türkiye’ye mal olan ve görünen o ki; ülke sınırlarını da aşıp dünya markası olabilecek bir başarıyı takdir etmemek elbette ki haksızlık olur. Köfteci Yusuf’u tebrik ediyorum.

Birçok yerde kazık yemek yerine Köfteci Yusuf’ta köfte yemeyi tercih eden vatandaş her anlamda Köfteci Yusuf’tan memnun görünüyor.

Hızlı servis 17 yaş grubu personeliyle bir anda masanızın başına gelen garnitür ve servis elemanlarıyla kısada olsa kendinizi özel hissettiğiniz açık. Birde hesabı ödedikten sonraki memnuniyet mutlu bir yemek seremonisi yaşamanızı kaçınılmaz kılıyor. Herkes görüyor ve biliyor ki Yusuf’un başarısının üç sırrı var; hızlı servis, uygun fiyat ve çarçabuk doyurma… Zaten Türklerin en bilindik iki özelliğinden biri sofrada yemek beklememek. İkincisini siz anladınız…

Yenişehir Çiçek Izgara’da garsonluğa başlayan Yusuf oradaki talep ve insanların özlemlerini iyi gözlemlemiş olacak ki kendisini takdir edilen bu büyüme serüveninde zirveye taşıyor. Bayilik vermeden açtığı her yeri kendine açan tonlarca et, ayran, turşu, şalgam, meşrubat, satan ve kimsenin tahmin edemediği cirolara ulaşan ilkokul mezunu Köfteci Yusuf’un bu muazzam büyümesi akademisyenlerce incelenmesi gerekir. İnsanlar bir sürü paralar verip çocuklarına; işletme, iktisat, ekonomi okutuyor. Oysaki bir çoklarının Yusuf’u okuması hatta onun yanında staj yapması kafi olabilir.

Bu kadar girizgâhtan sonra insanların yemek için yaşadığı bir dünyada nasıl bir tavır almanın gerektiğini de çoğu zaman belirlemek çok kolay olmuyor. Ancak üzülerek söylüyorum ki dünyanın en büyük sorunu Hz. Yusuf ile değil de Köfteci Yusuf ile hemhal olmaktır. Ve ne gelecekse insanlığın başına ağızdan girenden ve yine ağızdan çıkan yüzünden gelecektir.

Neyse bizim meselemiz Köfteci Yusuf’tan ziyade Köfteci Yusuf’u tercih eden bazı zevat ile. Köfteci Yusuf’un büyümesini hiç kıskanmadım. Ama öyle bir yere köfteci Yusuf açıldı ki doğrusu içimi sızlattı. Bursa’nın göbeğindeki Balıbey Hanı’ndan söz ediyorum. Uludağ Yayınevi sahibi ve talebelere hizmet vakfı mütevellisi Rahmetli CAHİT ÇOLLAK abimiz ve vakıf başkanımız ile mücadelesini verdiğimiz BURSA KÜLTÜR MERKEZİ hayalimizin adresinde şimdi köfteci Yusuf var.

Birçok insanla istişareler yapıp teveccühlerini aldığımız, manifestosunu yazıp heyecanını taşıdığımız buluşma adresi olmasını arzuladığımız yer Köfteci Yusuf tarafından işletmeye açıldı. Heyecanımıza ortak bulamadık. Herkes işin hikâyesine itibar etti. Kapı çalmak ve meseleyi omuzlamak zül geldi. Böylesi duyarsızlığın sonunda bizim Kültür Merkezi, Köfteci Yusuf olmuştu. Hiçbir cemaatin, grubun STK’nın etkisi ve yetkisi olmadan sağcı, solcu herkesin gelebileceği bir merkez olarak düşündüğümüz yer köfte yiyebileceğimiz yere dönüştürüldü.

Müslümanların midesinin kalplerinden çok daha büyük öneme sahip olduğunu görmüş olduk. Birçok platformda dillendirdiğimiz kültür merkezine konuşurken herkes sözde sahip çıkıyordu. Bir önceki yönetimleri ağır dille eleştiren yeni yöneticilerimiz başka bir yanlışın içine girerek her şeyi ticaret görmeye başladı. Belediyeyi yöneten bir önceki yöneticilerin eleştirdiği de gücü ele geçirmek için tıpkı şimdikilerin yaptığı gibi bir önceki yöneticileri karalamak onların zaaf ve olumsuzluklarını fırsata çevirmekti. Ve ilerleyen günlerde görünen o ki bu moda değişmeyecek. Men Dakka dukkan…

BURFAŞ Genel Müdürüne Balıbey Hanı’nı istemeye gittiğimizde bize unutulmayacak şu cümleyi kurmuştu; “anlaşılan siz kendinize adres arıyorsunuz” F.B. Söyleyecek fazla söz yok dedim, değerli başkanımızla birlikte; biz kendimizden ziyade size adres arıyoruz deyip çıkmıştım.

Bir şehirde Köfteci Yusuf Hz Yusuf’tan çok daha ilgi görüyorsa o şehirde var olduğunu söyleyen Müslümanların ve özellikle şehri yöneten Müslümanların başlarını ellerinin arasına alıp derin derin düşünmeleri gerekir.

Bursa dendiği zaman akla; namede Zeki Müren, midede Köfteci Yusuf geliyor… Yapılan yolsuzluklar ve peşkeş çekmeleri konuşmaya bile gerek yok!?

Siz bu şehri nasıl yönettiğinizi düşünüyorsunuz? Gerçekten merak ediyorum. Milyon dolarları betona, restorana, duvara, taşa toprağa ve özellikle günah mabedi haline gelen stadyuma gömmekle nasıl hesap verebileceğinizi düşünüyorsunuz? İnsan ve insanlık için cami avlusunda tonlarca para verip lokma dağıttırmaktan başka ne yaptınız? STK ve bazı cemaatlere peşkeş çektiğiniz yerlerden insanlık adına ne ortaya çıktı?

Bugün Recep Altepe’yi ağır dille eleştirenlerin pek çoğu onun yaptığı birçok yanlış işe imza atanlar değil mi? Biraz dürüst olun. Emre itaat adı altında zulme rıza gösterip itaat ettiğinizi bilesiniz.

Vallahi Ebu Zer sizi görseydi sadece sofranızı devirmekle kalmazdı. İddianızdan vazgeçin ve tez zamanda tövbe edin.

Allah zalimleri ve mütekebbirleri sevmez.

Fatih Alim Daşpınar

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
4925 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.