logo

ÖĞRETMEN İTİBARI TACİZ Mİ EDİLİYOR?

ÖĞRETMEN İTİBARI TACİZ Mİ EDİLİYOR?

ÖĞRETMEN İTİBARI TACİZ Mİ EDİLİYOR?

Bir kurumda çalışanın işini ya da işi ile ilintili yaşantısının memnuniyet verici veya olumlu bir duygu ile sonuçlanmasına iş doyumu denir. Eğitim çalışanı olarak -toplumun manevi mimarları- öğretmenlerin iş doyumu, bir yönüyle toplumda var olan itibar ve saygınlığıdır. Bir çalışan için en önemli motivasyon kaynağı -ki iş doyumunu böyle de tanımlamak mümkündür- talim ve terbiyesinden geçen öğrencisinin, hedeflenen maddi ve manevi kazanımlar ile aynel yakin müşahede etmesidir.

Motivasyonu kişinin aşk ve heyecanı olarak da tanımlamak mümkündür. Mesele bu yönüyle ele alındığında, bir öğretmenin öğretmenliğe ilişkin aşk ve heyecanı, onun yaşam kaynağıdır. Hangi iş ile meşgul olunursa olunsun, eğer aşk ve heyecan yitirilmişse, hiçbir şey o kişinin motivasyonunu geri getiremez.

Öğretmenin motivasyonunu bozan son günlerde o kadar çok şey oluyor ki bazen hangisini ele alacağımızı şaşırıyoruz. Bir taraftan eğitimciyi doğrudan hedef alan şiddet, diğer taraftan taciz ve istismar iddiası ile toptancı yaklaşımla itibar suikastı, öte yandan Alo 147 ve diğer şikâyet hatları üzerinden gereksiz soruşturma ve kovuşturmalar, bazen ise işletme icadı performans değerlendirme tartışmaları.

Öğretmeni mesleğinden ikrah ettiren tüm bu sorunların içerisinde en acımasızı, bugünlerde aynı Oda’dan servis ile başlayan, bir tetikçi kalem marifetiyle gündeme oturan, sosyal medya adı verilen kitle imha silahı ile değersizleştiren ve yargılama ve soruşturma başlamadan hükmü verilen, “sanığın idamına bilahare yargılanmasına” hesabı yargısız infaz ile kararan nice hayatlara şahidiz. Birkaç eğitimci arkadaşla son zamanlarda gündeme gelen istismar ve taciz vakalarını konuşurken, sınıf öğretmenliği yapan bir arkadaşın sözleri, geldiğimiz noktanın vahametini tarif ediyordu. Arkadaş “Artık öyle bir septik vaziyet ile malul olduk ki; eskiden ilkokul birinci sınıf düzeyinde, harfleri düzgün yazması için öğrencinin elini tutar, kalemi birlikte kullanırken şimdilerde maalesef buna dahi çekinir olduk ve kendimizden şüphe eder hale geldik”  

Taciz ve istismar konusunda “Vur deyince öldüren” sürece doğru savrulduğumuzu kabul edelim. Sema Maraşlı’nın, kaleme aldığı “Erkeklerde İnsandır!” başlıklı yazı, aslında sorunu esastan özetliyor. Maraşlı’nın bu yazısında verdiği örnek, gerçekten hali pür melalimizi ifade ediyor: Bir esnaf beyefendinin, kızıyla parkta geziniyorken -çekirdek çıtlatarak sağa sola fırlatan anne kızı uyardığında- genç kız oldukça kaba bir üslupla “Çok konuşma beni taciz ediyor, bana laf atıyor diye bağırırım mahkemelerde sürünürsün!” tehdidi meselenin ciddiyetine dair dikkate değer bir anektod.

Allah’tan kız iyi niyetli imiş ki sadece tehdit etmiş. Genç kız, ya gerçekten dediğini yapsaydı kim bilir medyamız adamcağızı nasıl haber yapacaktı.

Son günlerde özellikle köpürtülen ve sanki eğitim camiasını ve toplumun belli bir kesimini taciz potansiyeli yüksek insanlar intibaı uyandıracak bir algı yönetimi olduğunu fark etmemiz gerekiyor. Birkaç gün ara ile birbirine komşu ilçede yaşanan taciz iddialarına baktığımızda gördüğümüz durumu bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor. 63 yaşındaki bir öğretmene açılan soruşturma, anksiyete bozukluğu teşhisi konan bir öğrencinin akıl ve hafsalayı zorlayan iddiası üzerine kitle imha medya silahı ile linç girişimine tabi tutulan ve bu yüzden tutuklanan okul müdürü, özgürlüğüne müdahale edildiğini düşünerek öz babasını tacizle suçlayan kız.

Taciz ve istismar hep birlikte karşı çıkmamız, mücadele etmemiz gereken bir insanlık suçudur. Aksini düşünmek inancımızla çelişir, Lakin taciz ve istismarın da bir istismar aracı olarak kullanılmasını son derece tehlikeli, toplumu bir arada tutan güven iklimini ortadan kaldırmaya matuf bir tehlike arz ettiğini de görmezden gelmemeliyiz.

İdris Şekerci

Eğitim Bir Sen İst.6.Nolu Başkanı

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
1089 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.