logo

Önceliğimiz Dini ve Milli Değerlerimize Sahip Çıkmak…

Önceliğimiz Dini ve Milli Değerlerimize Sahip Çıkmak…

Önceliğimiz Dini ve Milli Değerlerimize Sahip Çıkmak

selçuk şişman mhp

Siyasal Bilimler ve Kamu Yönetimi mezunu olan SELÇUK ŞİŞMAN 2014 yerel seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Kağıthane Meclis Üyesi Adayı olarak yola çıkmıştır. 30 yaşında olan Selçuk Şişman evli ve 1 çocuk babasıdır. Şişman, siyasi geçmişini, adaylığını ve projelerini Hasbahçe okurları için anlattı.

Adım Selçuk Şişman, 30 yaşındayım. Siyasal Bilimler ve Kamu Yönetimi mezunuyum. Evli ve 1 çocuk babasıyım.

Siyasete Fakülte yıllarında, Siyasi Bilimler Fakültesi kapısından girdiğim an başladım.  Bizim milli görüşümüzü, duruşumuzu fakülteden girdiğimizde etrafımıza gösterdik. Fakültedeki arkadaşlarımızla, çevremizdeki arkadaşlarımızla, diğer teşkilatımız nezdinde her zaman görüşümüzü savunduk. Üniversiteden mezun olduktan sonra 2008 yılında evlendim ve ardından vatani görevimizi icra etmek için askere gittim. Vazifemizi yerine getirdikten sona Milliyetçi Hareket Partisi ile davamıza bir yerden başlama kararı aldık.

Tabi ki parti yönetimlerinde görev almayı da düşündük. Bu yönde teklifler de geldi ancak ama biz hareketimize halkın içinden, halkın arasında başlamaya karar verdik. Ben hep şuna inanırım ki, halkın içerisinden siyasete başladığınız zaman başka bir noktaya geliniyor ama yukarıda yöneticilikte başlayıp da halka indiğinizde daha farklı bir nokta oluyor.

“HALKIN İÇERİSİNDE SİYASETE BAŞLADIK”

Biz halkın içerisinde siyasete başladık. Ev ev, kapı kapı dolaşıyoruz. Şehit ailelerine, şehit yakınlarına gidiyoruz. Mahallemizdeki insanları dolaşıyoruz. Halktan başladık, Allah izin verirse; iyi bir kader yazmışsa yukarı yönetimlere de talibiz. Ama tabi sonucunda partimizin vereceği bir karardır bu. Dediğim gibi, biz çıkış noktamıza halktan başlayacağız.

Kağıthane’de seçim çalışmalarına ilk ben başladım. Tüm siyasi partilerin teşkilatları, aday adayları, meclis üyeleri ve muhtar adayları olarak konuşacak olursak da ilk ben piyasaya çıktık. Ben piyasaya çıktığımda henüz seçimle ilgili herhangi bir çalışma yoktu ama yine de biz evleri dolaşıyorduk. Akrabalarımızdan başladık, esnafları dolaştık ve bu yola gireceğimizi söyledik. Büyüklerimize danışarak bu yola çıktık.

selçuk şişman mhp büro

“KAĞITHANE BELEDİYE BAŞKAN ADAYI GİBİ HAREKET ETTİM”

Kağıthane halkını gezerken bir Meclis Üyesi adayı olarak adeta Kağıthane Belediye Başkan Aday Adayıymışım gibi hareket ettim. Çünkü Belediye Başkan Aday Adayıymış gibi bir mantaliteye büründüğümüz zaman sorunlara daha çok hakim olabileceğimizi ve kendi mahallemizin yapısından çıkıp bütün mahallelere ulaşmayı düşündük. Bizim bunu yapmamızın nedeni şuydu; o zaman bizim MHP’nin Kağıthane Belediye Başkan Adayı henüz belli değildi. Seçim çalışmalarına erken başlamamızın sebebi, mahallemizin ve Kağıthane’nin tüm mahallelerini dolaşıp, mahallelerimizin ve halkımızın sorunlarını birebir görebilmek ve vatandaşlarımızın sorunlarına çözümler sunabilmek… Örneğin, Hürriyet Mahallesi’ne gittiğimizde ve mahalle sakinlerinin sıkıntılarını dinlediğimizde bize, “Mahallenin giriş çıkışlarını mevcut belediyenin kapattığını ve mahalleye giriş çıkışlarda halkın sorun yaşadığını” ilettiler. Biz de bunun üzerine bütün bu mahallelerdeki sorunları alıp dokümantasyon yaptık. Partimizin Kağıthane Belediye Başkan adayı belli olduğunda zaten biz tüm mahallelerin sorun ve taleplerini hazırlamıştık ve elimizdeki dokümantasyonları adayımıza da verdik.

Bir örnek daha vermek gerekirse, Yahya Kemal mahallesi sakinleri ile görüşmelerimizde bize tapu sorunlarından bahsettiler. Biz bu noktada kentsel dönüşüm projelerine yönelik çözüm üzerine yoğunlaştık. Aday adayları henüz açıklanmadan biz adaylarımıza bu tapu sorunundan bahsettik ve bu tapu problemi nasıl çözülebilir, ada şeklinde yapılaşmada sorun ve riskler nedir bunlar üzerine projeler ürettik. Sorun şu ki, Kağıthane’de bir kentsel dönüşüm problemi vardır. Kağıthane Belediyesi’nin mevcut yönetmeliği bu sorunu çözmek için yeterli değil. Bu sorunun çözüldüğü il ve ilçeler var. Onların yönetmeliklerini inceledik. Çözümü yazdık. Bizim adayımız piyasaya çıktığında adayımızın önüne sunduk dedik ki “Başkanım Kağıthane’de böyle bir sorun var. Bu sorunun çözümü de budur.” Yani biz sorunları araştırdık, projeler ürettik ve çözümlerini de bulduk. Şuanda bizim ilçemizin, ilçe halkımızın sorunları da belli, çözümleri de belli. Çözüm projelerimiz mevcut.

DEPREMPARK PROJEMİZ

Bu çalışmaların haricinde şöyle bir şey yaptık; bundan 3-4 ay önce eski Enerji Bakanı Hilmi Güler’in danışmanı olan Çelik Erengezgin hocamız ve Azmi Ekinci hocamız ve de ekipleri ile beraber Kağıthane’yi gezdik ve ilçemiz adına yaklaşık 32 sayfalık bir Kağıthane raporu hazırladık. Kağıthane’nin A’dan Z’ye bütün sorunlarını anlattık. Bu raporu kendilerinin akademik bilgileriyle harmanladık. Bu çalışmada, deprem risk ve önlemlerinden tutun, çocuk parklarına kadar; kadınlar için, engelliler için, yaşlılar için toplumsal yaşamı kolaylaştıracak tüm koşullar gözeterek bir rapor hazırlandı. Bir belediyenin bütün ihtiyaçlarını karşılayacak dokümantasyonu elde ettik. Tabi burada 3, 4 ay öncesinden bahsediyoruz. Bu yüzden biz şuanda dolu doluyuz. Kağıthane’nin bütün sorunlarını biliyoruz. Sosyal medyada, sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta üç boyutlu bir projemizi paylaştık. Yaklaşık 12 adet 3 boyutlu projemiz hazır. Kağıthane ile alakalı tüm projelerimiz hazır. Bunlara bir örnek verecek olursam, Deprempark şimdi yaklaşık 1buçuk 2 ay önce Kağıthane Belediyesi’nde Depremparkları sorduğumda  “Depremparkları yapıyoruz, 2 tane yaptık, yine yapacağız” dediler. Depremparkların aydınlatması için ne kullanıyorsunuz sorusuna ise jeneratör cevabını verdiler. Şimdi hesap ediyorum, bir deprem olduğu zaman AK Parti ya da MHP’li dinlemeyecek… Hepimiz sokağa döküleceğiz. Bütün Kağıthane’nin elektrikleri kesilecek, bütün İstanbul’un elektriği gidecek ve hepimiz sokağa çıkacağız. Hepimiz sokak aralarında ne yapacağız. Şimdi ben hesap ediyorum hava soğuk olacak, ısınma gereksinimleri olacak. İnsanların duş ihtiyacı var, sıcak su gerekecek. Bunların haricinde yemek pişecek ocak ihtiyacı… Bunları jeneratörün karşılamayacağı aşikar belli… Şimdi Depremparkları ben jeneratörle aydınlatıyorum demenin manası nedir. Biz bunun çözümünü 3-4 ay öncesinden değil daha öncesinden yaptık. Enerjisini kendi üreten Depremparkları tasarladık. Bu Depremparkların 3 boyutlu çizimi de hazır. Bunu ben sosyal medya da yayınladım; kendi enerjisini üreten, yaklaşık 30 metre – 50 metreye kadar çıkabilen kuleler var. Ayrıca rüzgar gülleri var; bu rüzgar gülleri devamlı çalışıyor, enerji imkanı sağlıyor. Onun haricinde Depremparkların belli yerlerinde güneş pilleri konulabiliyor. Ve şöyle söyleyeyim yerin altına 10 metre indiğimizde yerin altı 5 derece soğukluğa ulaşıyoruz. Bu soğuk havayı yer altından yukarı çekecek bir sistem hazırladık. Yani Allah’ın bize verdiği bir nimet güneşi de, rüzgarı da enerjiye dönüştürebiliyoruz. Yerin altındaki o soğuk havayı da Allah bize verdi.  biz bunu niye değerlendirmeyelim ki? Yeraltı pompasıyla soğuk havayı dışarı aktarıp, rüzgar gülleriyle devamlı elektrik üreten türbinler oluşturduk. Ve yine güneş pilleri döşedik. Depremparkına deprem anında 10 bin kişinin bütün ihtiyacını karşılayacak bir sistem yaptık. Jeneratör sisteminden yenilenebilir enerji sistemine geçecek projeler ürettik. Bu proje Milliyetçi Hareket Partisi’nin projesi değil bu Kağıthane’nin projesidir. Allah sakındırsın olası bir deprem durumunda hepimize lazım olacak projeleri ürettik. Biz burada nefis de yapmadık; seçimden sonra halk kimi takdir ederse biz projemizi O’na verir; “Bu proje bizim projemiz; bizim derken Kağıthane’nin projesidir, buyurunuz. Biz yapamadık ama siz yapın. Size bu sebep olsun, siz yapın ama bizde faydalanalım bundan.”

selçuk şişman röportaj

“VATANIMIZA, MİLLETİMİZE FAYDALI OLACAK PROJELER ÜRETİYORUZ”

Biz Milliyetçi Hareket Partisi ürünleriyiz; Ülkü Ocakları menşeili insanlarıyız. Derler ya “Ülkü Ocakları’nda vurdu kırdı insanlar yetişiyor” ama biz ülkü ocaklarından yetişmeyiz Allah’a çok şükür ne dini inancımız, ne milli inancımızdan ödün vermeyiz. Ağzımızda küfrümüz yok. Biz vatanımıza, milletimize faydalı olacak projeler üretiyoruz.

“GELİN BİR ÇAYIMIZI İÇİN”

Siyasi söylemlerimize, sloganlarımıza baktığımız zaman biz her zaman şunu diyoruz; “Gelin bir çay içelim. Gelin Ülkü Ocakları’nda bir çay içelim. Haftalık bir programımıza bakın;  Siyer dersleri, Kur’an dersleri ve seminerlerimize katılın” Sonuç olarak şunu söylemek isterim; Ben AK Parti’nin yöneticisi olsaydım yine Selçuk Şişman olacaktım. Ben Milliyetçi Hareket Partisi’nin bayrağı altında olduğum zaman bir anda mili değerlerim dışarı mı çıkıyor? Kıldığım namaz kabul olmuyor mu?

Bakıyoruz cami cemaatinden görmediğimiz insanlar bize din dersi veriyor. Niye çünkü insanlar işin o tarafından tutmuşlar… İşlerine geldikleri yerden bakıyorlar. Ama bizim söylemimize baktığımız zaman bizim söylemlerimizde her zaman dini değerler ön plandadır.  Bu her zaman da böyle olacaktır. Bugün Osmanlı ile biz övünüyoruz, Osmanlı bayrağını biz parti bayrağı yapmışız. Bakalım Osmanlı’nın siyasetine dini siyaset nerededir. Osmanlı’nın kuruluşunda beylikler Alplerle, Alperenlerle kuruldu. Bu sistemle kuruldu, bu sistemle kurulan bir devletin bayrağını biz parti bayrağı olarak aldıysak bizim başka bir yoldan gitmemiz beklenemez. Ama tabi biz onlara gülüp geçiyoruz. Derler ya “İyilik yap, at denize. Balık bilmezse Halık bilir” Allah bildikten sonra bizim insanlarda o algıyı da kırarız. Karşında ben varım, Siyasal mezunu, Ülkü Ocakları menşeili bir var. Allah’a şükürler olsun evlenip barklanıp dini değerlerimize bağlı ailemize sahip vatanımıza milletimize faydalı evlat yetiştireceğiz inşallah. Bizim çevremizde bizi tanıyanda bilir. Herkes bilir; bizim yapımızı da bilir aile yapımızı da bilir her şeyimiz ortadadır.

“ÖNCELİĞİMİZ DİNİ VE MİLLİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKMAK”

Biz yola çıkarken ezbere çıkmadık, yani ben meclis üyesi adayı olarak çıktım. Biz dedik ki “Partimizden önce milletimiz gelir”. Sloganımız şudur: “Dini ve milli değerlere sahip olan her kişi başımızın tacıdır. Hiç bir insanı ayırmıyoruz ama önceliğimiz dini ve milli değerlerimize sahip çıkmak”. Bu sloganla yola çıktık ve bizim yürüyüşümüz kısa vadeli bir yürüyüş değil, az önce anlattığım gibi bazı insanların kalbi mühürlenmiştir. Az önce bahsettiğim algı da bunun içindedir, başka türlü algılar da bunun içerisindedir. insanlar bize küfür de etse biz insanlara güler yüzle davranacağız. Bu strateji on yıllık iki seçim bitiren bir strateji ile yürüdük. Yürüyoruz şuan da insanların kalbi mühürlenmiştir biz 5 yıl boyunca gideceğiz, kendimiz anlatacağız 5 sene sonra diyeceğiz ki “Biz geldik”. Baktık ki kalbi yine bize karşı mühürlü beş sene daha yine devam edeceğiz. On yıl sonra diyeceğiz ki “Biz on yıldır her zaman sizin yanınızdayız, bizim yaptıklarımız bunlar.” Biz bize karşı mühürlü olan kişilerin de kalbini açacağımıza inanıyoruz.  Bu bir iktidar yürüyüşüdür, Allah bize bu seçimlerde de nasip eder işimizi daha da kolaylaştırır inşallah. Şuanda bizim teşkilatımızın çıktığı yol iktidar yürüyüşüdür. Ha bu bugün olur, ama sonra olur, biz bunu yapacağımıza inanıyoruz. Bu ezbere değil, seçimden seçime de değil… Ev ev dolaşıp insanlara kendimizi anlatarak sokaktaki yürüyüşümüzden tutana kadar hepimiz insanlara kendimizi ispatlayıp inşallah iktidara geleceğiz bizim hedefimiz budur.

Biz bir Kağıthane kitabı yapmamız gerektiğini düşündük. Kağıthane kitabı; Kağıthane’nin sorunları… Bu kitabın çerisinde sadece bizim sorunlarımız, sadece bizim partimizin çözümleri olmasın. Biz bu kitaba bir önsöz yapalım ve bu kitaba diğer arkadaşlarımızın da; diğer partilerin gençlik kollarına da gidelim. Tüm partili arkaaşlar nefislerimizi bir tarafa koyalım ve bir Kağıthane kitabı yapalm. Biz seçim çalışmalarında sokak sokak gezdiğimiz de AK Parti, CHP, MHP, Saadet Partililerle aynı sokaklarda dolaşıyoru, aynı insanların sorunlarını dinliyoruz; sonuçta hepimiz aynı sokakta yürüyoruz…. Tüm partililer birleşip bir Kağıthane kitabı yapalım, bu kitapta Kağıthane’nin sorunlarını hep beraber irdeleyelim, çözümlerimizi sunalım bu kitabımızı halkımıza, basın yayın organlarına ve sivil toplum kuruluşlarına dağıtalım dedik. Sonucunda belki de bizim çözümlerimizden daha iyi çözümler gelebilir halkımızdan, STK’lardan ya da diğer partilerden.  Hepsinin başımızın üstünde yeri var. Sonuçta bu sorunları çözeriz. İlk noktamız Kağıthane kitabı.

“ÇOCUK SOKAKLARI” PROJESİ

Önceliklerimizden bir diğeri ise kadınlar ve çocuklar. Biz çocuklar toprağa bassın istiyoruz… Çocuklarımıza, halkımıza yeşil alanlar kazandırmayı hedefliyoruz. Bizim asıl çıkış noktamız en öndeki projemiz “Çocuk Sokakları” projesi. Şimdilerde moda oldu artık “90’ların başında çocuk olmak” diye bir efsane var ki, herkes o günleri arıyor. Biz çocukluğumuzda dut ağaçlarına çıkardık, ayva ağaçlarına çıkardık, Teyzeler bizi kovalardı. Bizim etrafımızda bir sürü meyve ağaçları vardı. Herkesin bahçesinde meyve ağaçları vardı. Şimdi ki çocukların bunları görme imkanı yok. Nereye gitti bunlar! Mevcut yapı yapılmış, belediye mevcut yapıdan geriye binaları çekmiş, arkadan da çekmiş arsaları da küçültmüşüz ama yeşil alan yok. İmara yapılan arsaları küçültmemize rağmen yeşil alan yok. Biz belediyeye “Çocuk parkı yapalım” dediğimizde bize “yer gösterin” dediler. Ben ise “Siz belediyesiniz, yeri sizin göstermeniz gerekir. Yer yoksa yer üretelim;  her caddeye bağlı bir tane caddeyi trafiğe kapatalım” dedim. Yolun iki tarafına dubaları koyacağız üst tarafa toprağı sereceğiz ve üzerine çim ve meyve ağaçlarıyla “Çocuk Sokakları” yapacağız. Bugün İstanbul’un insan yoğunluğu ile en işlek ilçelerinden biri olan Şişli’de bir çok trafiğe kapalı sokaklar var. Yani bu zor bir şey değil. Ama onlar ne yapmışlar,  kafeterya, bar yapmışlar; belli saatlerde açılanları var açılmayanları da var. Nişantaşı’nın belli sokaklarında sadece kafeterya sokakları var.  Biz bu “Çocuk Sokakları”nı planlarken bu sokaklara ambülansın, itfaiyenin giriş çıkış yapabileceği acil geçiş noktaları, insanların taşınabilecekleri geçiş noktalarını da planladık. Tabi sokakta araç olmaması, sokağın araç trafiğine tamamen kapalı olması koşuluyla . “Çocuk Sokakları”nı tamamen yeşil alana çevirip, ağaçlar dikmek… Çağımızın çocukları betonarme binalarda, evlere hapsolmuş bilgisayar bağımlısı olacağına gitsin sokaklarda, yeşil alanlarda oynasınlar. “Çocuk Sokakları” bizim öncelikli projemiz. Öncelikli noktamız çocukların ayaklarının toprağa basabileceği bir yere ulaştırmak.

selçuk şişman

OKUL BAHÇELERİNE YEŞİL ALAN

İkincisi kesinlikle ve kesinlikle okul bahçelerinde de betonu kaldıracağız. Okul bahçelerindeki tören alanı yağmurda çamur olmayacak sistemde bir suni çim olacak. Anaokulu çocukları biliyorsunuz artık okullarda eğitim görüyor ve çocuklar okuldan eve geldikleri zaman evdeler zaten okulda yaştan dolayı dışarı çıkamıyordular. Çıkabilecekleri yer yok. bu çocukları bir türlü toprakla bağdaştıramıyoruz. bide sınıf dışı eğitim diye bir gerçek var şimdi kolejler çevreci kolejler insanlar bu yerler on binlerce dolar para verip doğayla iç içe olsun diye kolejlere yazdırıyor. Bizde dedik özellikle anaokulu öğrencileri sınıf içi eğitimleri varken sınıf dışı eğitimde olsun toprağa ayakları değsin. çocuklar yeşil alana değsinler çocuk bahçeleri okul bahçeleri kesinlikle ve kesinlikle yeşil alan olacak. bu bizim olmazsa olmazımız.

Etiketler: » » »
2993 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.