logo

Şehid Şahittir

Şehid Şahittir

Şehid Şahittir

Serdar Çil Köşe Yazısı

Ey Şehid! Koskoca sayfanın en alt sağ köşesinde kimsenin göremeyeceği yere gizlemişler seni, son dakika haberlerinde kırmızı alt yazıyla bazen üst yazıyla “Bana Bak” diyen yüksek şiddetteki bir acayip sesle haberimiz oluyor senden. Biz uyurken sen gidiyorsun, biz uyandığımızda bakıyoruz ki günün konusu olmuşsun.

Oysa sen soğuk gecenin ıslak koridorlarında yine kendine ait sona veya başlangıcına koşmuştun. Bir “taak” sesinin daha fazlasının ardından sesin kesilmişti. Etrafında arkadaşların ve oraya koşan ambulans sesiyle nefesin arasında sıkışmıştı Dünya. Hastaneye yetiştirilmek çabası ile hareketlenen çevrene inatla “Ben Rabbime gidiyorum” der gibiydin, neşeliydin be şehidim. Hem biliyorlar mı ki “Bir şehidin ruhunu teslim ederken çektiği acı, karınca ısırmasında duyulan acı kadardır” der Peygamberim.

Biz hiç ölmedik ki senin duygularını bilelim. Kundaktaki beben mi geldi aklına? İlkokul ikiye giden Hatice’n mi? Yoksa evde senin gelip de kapının ziline iki kere basmanı bekleyen yarin mi? Elinde Kuran’ıyla sana ve arkadaşlarına durmadan dua gönderen annen mi? Gözünde evladım diye sakladığı yaşlarını kimsenin olmadığı yerlerde döken baban mı? Hem biz bunu senden hiç dinleyemeyeceğiz ki.

Din, namus, vatan uğrunda verilen can ne kutsal bir candır! O ölümü zaten canı veren övmüştür. Allah’ın övdüğünü onun yarattığı aciz bir kul ne kadar övebilir ki ve hatta ne kadar anlatabilir ki?

Sen canını imanına şahit kılmışsın ve öldükten sonra yaşamanın sırrına ulaşmışsın. Böylesi öyle çok kişiye de nasip olmuyor ayrıca. Şimdi “Gel Şehid ol” deseler; “Daha evimin 14.taksitimi ödemedim, oğlumu evlendirmedim, Şampiyonlar Ligi finalinde bir Türk takımı göremedim” diyecek, ne kadar çoklar var kim bilir?

Öyle yalnız olduğunu zannetme. Senin yanında dağ gibi adamlar var, kadınlar var. On yaşında okul dönüşü çantasını açıp “Bakın, bir şey yok” diyen o masum kız var mesela. On beşinde soğuktan önce ayakları donmuş delikanlılar var. Arkadaşların var. Peygamberler var. Hz. Hamza var. Yasir ve onun hanımı Sümeyye var. Mekke’nin yakışıklısı Medine’nin ilk öğretmenlerinden Musab var. Evlendiğinin ertesi günü cepheye koşan Hanzala var. Bizim buralardan Mustafa Sevim Abimiz var mesela. Metin Yüksel Abi var. Mısır’dan Esma var. Ne ben sayabilirim hepsini ne sayfalar yeter, bilirim bilgisizliğimi.

Bosna’dan, Çeçenistan’dan, Sarıkamış’tan, Filistin’den, Suriye’den, Keşmir’den, Bağdat’tan, Endülüs’ten dostların var. Adını duymadığımız, yönünü bilmediğimiz , yerini bilmediğimiz kardeşlerin var.

Yüzyıllar öncesinden dostlarınla birlikte şehit tahtında Rabbe gülümserken “Ah binlerce canım olsaydı da yine şehit olsaydım” derken biz burda seni bazen Akif’in bir şiirinde:

“Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor
Bir hilal uğruna, Ya Rab ne güneşler batıyor”

diyerek bazen gecenin bir vakti uyku tutmadığında okuduğumuz derinliği olan bir nesirde hatırlayacağız. Sen hem kalbe, hem dile vurulan örnek bir model olacaksın nicelerine.

Varlığım Allah’ın sınırsız varlığına armağan olsun

Canım imanıma şahit olsun diyenlere selam olsun…

Serdar Çil

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
1737 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.