logo

Son Seçimler

Son Seçimler

Son Seçimler

Ülkemiz seçimle geçim arasında seçimin en çok konuşulduğu bir ülkedir hiç şüphesiz. Dünyada türüne az rastlanır bir kimliğe sahiptir Türk halkı. Her mecliste en son sözü ve en fazla sözü seçimler oluşturur. Cenazelerde, düğünlerde, taziyelerde, cami avlusunda, kahvede… Neresi olursa olsun Türk halkının ana gündemi seçimlerdir. Hal böyle olunca seçmenin kafasını karıştırmakta çok zor olmuyor. Acımasız karalama yöntemleri, cımbızlama sözlerin tekrarı, medya gücü, rakiplerin zaaf noktalarının güçlü tarafından sürekli araştırılması hiç anormal karşılanmıyor.

Türk halkı belediye seçimleri için sandık başına gidecek önümüzdeki hafta. Türkiye’deki seçimlerin özel bir masadan çıkan akılla yönetildiği açık. Ancak bu masanın kimlerden müteşekkil olduğunu bilen yok. Her seçim öncesi, ülkemizde ve dünyadaki mikro/makro olayların bizdeki seçimlerle ilintili olduğunu düşünmemek saf dillilik olur. Türkiye her seçimde ilginç yüzleşmelerle karşı karşıya kalıyor…

Gelelim seçimdeki iki kutuplu olduğu iddia edilen manzaraya;

MHP ve AK Parti 15 Temmuz sonrası başkanlık seçimlerinde (birleşme olmasaydı başkanlık geçmezdi) Cumhur İttifakı adını verdikleri birlikteliklerini devam ettiriyor.

Birbirlerine on beş yıldır ağır bir dil kullanan iki parti kurmayları yerel seçimde bile meseleyi beka sorununa bağlayıp yan yana durmayı önemsiyor. İktidar partisi hiçbir cepheyi kaybetmemek için zorunlu MHP ittifakıyla başarısını yeniden tekrarlamanın peşinde.

Bu ittifaka karşılık oluşan karşı blokta ise işler hayli zor. İktidar Cumhur İttifakı adını verdiği kendi bloğunun milli cephe olduğunu karşı tarafın ise beş kelimeden oluşan; Meral, Kemal, Temel üçlü çetesi olarak terör örgütleriyle ortak olduğunu iddia ediyor. Bu ayrıştırma biçimi seçmeni iki seçenek arasında bırakmanın çok daha sonuç alıcı bir hamle olduğunu gösteriyor. Çünkü on yedi yıldır iktidarda olan AK Parti’nin yıpranmışlığı bu tür merkezi algılarla ancak telafi edileceği açık seçik ortada duruyor.

Reis olmasa AK Partiye oy vermem diyen, yav bunlar giderse kaos gelecek diye işinin gücünün, düzeninin bozulmamasını bekleyen seçmen sayısı yadsınamayacak kadar büyük.

Seçim belediye başkanı ve meclis üyesi seçimleri olduğu halde ülkedeki hava muazzam bir genel seçim havasında geçiyor.

Ankara insanlar arasında oluşturduğu derin yarığı hiç önemsemeden ne olursa olsun seçimi kazanmalıyım mantığıyla her türlü karalamayı mubah sayıyor. Üstelik bunu il il dolaşan gecesini gündüzüne katan Cumhurbaşkanı bizzat yapıyor. Cumhurbaşkanı da şehirlere bizzat gitmemenin başarısızlık getireceğini çok iyi biliyor. Çünkü halk adaya değil bizzat Tayyip beye oy veriyor. Yani bu seçimde tıpkı on yedi yılda yapılan diğer seçimlerde olduğu gibi; reis ile diğerleri arasında yapılıyor.

Gelelim Millet İttifakı’na;

Zorunlu taraf olma mantığının iki seçimdir hâkim olduğu bu süreç onlar için hem aydınlık hem de belirsizlik içinde ilerliyor. Adını Millet İttifakı olarak adlandırdıkları birliktelik iki parti arasında görünse de gölge adam taktiğiyle garip bir destekleme modelini de ortaya koyuyor.

Türkiye’nin haricinde nerede böyle bir seçim vardır bilmiyorum. Ama çok net söylemeliyim ki böyle bir seçim dünyanın hiçbir yerinde asla olmaz. Örneğin Saadet Partisi’nin PKK/HDP ile İYİ Partinin FETÖ ile CHP’nin İse milli şefle yaftalanması akılla izah edilir bir şey değil. Çünkü Saadet Partisi’nin kodlarında milliyetçilik olmadığı gibi bölücülükte yoktur. Açık dille de her ilde/ilçede aday çıkarmıştır. İYİ Partinin FETÖ ile hiçbir bağı yoktur ve ispatlanamamıştır. Günümüz CHP’nin en son tek başına iktidarı 1949 yılıdır ve milli şef özerinden siyasal manada en az atmış yıl geçmiştir. O CHP ile bu CHP’nin uzaktan yakından alakası bile yoktur. Ancak siyasal arenada sağ kesim her zaman CHP ile ülkücü kesimde her zaman PKK ile korkutulmaktadır.

Türkiye’deki tüm siyasal, örgütsel, eylemsel algıların merkezi aynı masadır ve bu masa cidden büyük işler yapmaktadır.

Seçime gelecek olursak; AK Parti’nin Ankara, İstanbul, Bursa ve Antalya gibi şehirleri kaybetme olasılığı yüksek. Seçimler bu şehirlerde Millet İttifakı lehine ilerliyor gibi. Ayrıca şunu da söylemeliyim ki Kürt seçmen seçimin kaderini belirleyecektir. Hırçınlaştırılan Kürtler bu seçimde kilit rolde. Birde Saadet Partisi bu seçimin en mağdur partisi konumunda. Bir önceki seçimde CHP ile (gizli masa tarafından) yan yana getirilmesi kendi tabanını ve sempatizanlarını ciddi şekilde incitmişti. Bu seçimde aklını başına aldı ve seçime yalnız giriyor.

94 seçimlerdeki ters algı nasıl ki Erdoğan’ı ve Gökçek’i başkan yapmışsa, şimdi de yirmi beş yıl sonra karşıt seçmen rövanşa yakın görünüyor.

Çünkü adalet herkese lazım.

Fatih Alim Daşpınar

Etiketler: » » » » » » » » »
3079 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.