logo

Uzman Jandarmaların Sorunları ve Çözüm Yolları

Uzman Jandarmaların Sorunları ve Çözüm Yolları

Gazeteci- Yazar Ali Erturan, Uzman Jandarmaların sorunlarını ele aldı. Ertuna, Emekli Uzman Jandarmalar Derneği Başkanı Adnan OĞUZ ile yaptığı röportajı siz okuyucularımızla paylaşıyoruz…

Başkan Adnan OĞUZ ile derneğin merkez ofisinde gerçekleştirdiğimiz röportajda, uzman jandarmaların yıllardır çözüme ulaşamayan sorunlarının sebepleri ve çözüm yolları ile bu hak arayışı çerçevesinde yıllar içinde yapılanlar ve karşılaşılan engeller hakkında bilgi aldım. İşte Başkan’ın dobra dobra cevapları:

1 Mart 2007 tarihinde resmi açılışı yapılan derneğin kurucu başkanı olan Adnan OĞUZ, röportajın başında 9 yıldır yürüttüğü genel başkanlık görevini 23 Ekim’de yapılacak genel kurul ile bırakacağını, bayrağı yeni yönetime teslim edeceğini beyan ediyor ve ekliyor: Başkanlığı bıraktıktan sonra da Ankara’da kalacağım ve derneğe olan desteğim devam edecek. İyi işler yaparlarsa takdir edeceğim, aksi takdirde eleştireceğim dedi.

Derneğin kuruluş öyküsü hakkında bilgi istediğimde ise, “Şırnak’ta görev yapıyordum. Emekli olacaktım ama ‘hakkımız hukukumuz nedir?’ hiç bir bilgim yoktu. Sonra bir baktım ki, astsubaylarla aramızda dağlar kadar fark var. Kanunlara baktık, inceledik. Hak arayışımız çıkmaza girince de bir dernek kurmaya karar verdik” cevabını verdi. Hatta o zaman “Ben sivile gideceğim, o derneği kuracağım. Gerekirse o tabelayı sırtımda taşırım” demiş olduğunu, arkadaşlarının hatırlattığını ilave etti.

Derneğin kuruluş amacının uzman jandarmaların menfaatlerini korumak, sorunlarına çözüm yolları aramak, sosyal ve kültürel faaliyetlerini düzenlemek olduğunu söyleyen Adnan Başkan, buna bağlı olarak özlük haklarına sahip çıkmaya çalıştıklarını ifade ederek, konuyu mevcut sıkıntılara getirdi. “Biz davamızda haklıyız.” diyerek söze başladı: Bizim davamız özlük hakkı davasıdır. Olmayan bir hak için değil, var olup da verilmeyen bir hak için mücadele ediyoruz.

Konuyu biraz daha açmasını istediğimde, “Rahmetli Eşref BİTLİS Paşa’nın önderliğinde 1988 yılında açılan Uzman Jandarma Okulunda altı aylık bir eğitimden geçen uzman jandarmalar orduda görev almaya başladı. 1990 yılından sonra eğitim süresi bir yıla çıkarıldı ve 6 aylık kıta içi Staj sonrası uzman jandarma olarak görevlerine devam ediyorlar” sözleri ile açıklıyor işleyişi. Yani astsubaylarla aynı süre içinde, aynı eğitim ve öğretimden geçen uzman jandarmalar, kıtaya sevk edildiklerinde de aynı görevi yapıyorlar. Mesela her ilçede bulunan iki trafik tim aracının birinde tim komutanı uzman jandarma iken, diğerinde astsubay oluyor ve her ikisinin de göreve başlama tarihi aynı olmasına rağmen aralarındaki maaş farkı 1000 TL’nı bulmaktadır. Eşit işe eşit ücret ödenmemektedir.

Adnan Başkan’ın “Bu nedenle 1998 yılına kadar astsubay tedariki, okulların haricinde sadece uzman jandarma mevcudundan yapılıyordu. 3 yıl kıtada görev yapan bir uzman jandarma, 1 yıl da astsubay okulunda okuduktan sonra bir üst statü olan astsubay kadrosuna geçebiliyordu.”sözlerinden anladığım kadarıyla, astsubaylarla aynı eğitimden geçen ve üstüne 6 aylık bir de staj gören uzman jandarmalar, kıtada da aynı görevleri yaptıklarından, gerekli şartları sağladıklarında astsubay kadrosuna geçme şansı yakalayabiliyorlardı. Peki sorun nereden kaynaklanıyordu?

Merakımı hemen giderdi Adnan Başkan. “1998 yılından sonra astsubay tedariki belirli oranda uzman jandarma ve sivil kaynaktan yapılmaya başlandı. 1 yıl okuyup 6 ay staj alan, üstelik kıta görevleri ile askerlik sistemine ve adli konulara vakıf olarak kendini yetiştirmiş, askeri disipline haiz olmuş olan bizim uzman jandarma arkadaşların yerine, neden sivil kaynaktan astsubay tedarik ediliyor?” sorusunu sordu ve ekledi: Bu iş, devlete, millete yük değil de nedir?

Konuştukça dertler bir bir dökülüyor başkandan: “Halihazırda okumuş, kıta görevleri ile bilgi ve deneyimini arttırmış tecrübeli uzman jandarmaya astsubay olmak için ‘gel kardeşim, ben sana fazladan 1 yıl daha eğitim vereceğim’ diyorsun, ama öte yanda da kısa bir askerlik eğitiminin ardından 12 ay görev yapacak olan asteğmeni, uzman jandarmanın başına komutan yapıyorsun” sözleriyle çarpıklığı dile getiriyor.

Nihayet şunu soruyor Adnan Başkan: Kıtada görev yaparak, belli bir bilgi birikimi ve tecrübeye sahip olan uzman jandarmalar yetersiz mi?

Kendinden örnek veriyor sonra: Bizde mecburi hizmet 10 yıldır. Ben de 10 yıl meslekte kaldıktan sonra gazi olunca emekli oldum. O zaman Uzman Jandarma Okulundaki eğitimimin fiili hizmetten ve 6 aylık staj süremin de garnizon hizmet süresinden sayılmadığını gördüm. Hatta ek göstergemin astsubay ek göstergesinin 3/2’si olduğunu anladım.

“Kendinizi benim yerime koyup düşünün! Ali Bey” diye söze başlayıp soruyor Adnan Başkan: Sizi astsubay kadrosuna atıyorum, astsubayın işini yaptırıyorum, astsubaya verdiğim görevlerin aynısını veriyorum. Onun sorumluluklarının getirdiği riske maruzsunuz, ama onun maaş olarak tabii olduğu ek göstergenin, son değişiklikle 6/5 ini tabisiniz. Türkiye’de hangi devlet memurunun ek göstergesi diğer devlet memurunun ek göstergesine endeksli? Var mı böyle bir şey?

Bunları komutanlarına arz ettiğinde “kanun bu, statü bu” denilerek geri çevrildikten sonra teşkilatın uzman jandarmalara nasıl baktığını fark edebildiğini söylüyor Adnan Başkan. Üstelik sadece onun değil, hemen hiçbir arkadaşının da fark edememiş olduğu bu menfi bakış açısı, haklarını aramaya başladıklarında daha net bir şekilde ortaya çıkmış.

“Tamam, kanun bu, statü bu. O halde neden astsubay statüsünde çalıştırıyorsunuz” diye sorduklarında, “personel yetersiz, o yüzden çalıştırıyoruz” diyen komutanlarının, zaten astsubaylardan hiçbir farklarının olmadığını, aynı öğretmenlerden aynı eğitimi aldıklarını itiraf etmelerine rağmen, statülerine bakarak herhangi bir şey verme taraftarı olmadıklarını görmüşler…

Hatta şu anda hukuk müşaviri olan eski bir komutanının, daha onlara ders verdiği günlerde bu yanlışlığı fark ederek, okul komutanına dile getirdiğini, “Bunlar mevzuata haiz çocuklar, astsubaylarla uzman jandarmaya verdiğimiz dersler aynı. Aynı mevzuata haiz oldukları için aynı müfredata haizler. Bunu yapmayalım” demiş olduğunu naklediyor Adnan Başkan. Ve 15 Temmuz’da ki darbe girişimine iştirakten şu anda Cezaevi’nde olan cuntacı bir paşanın uzman jandarmalar için söylemiş olduğu “yanlış iliklenen düğme” yakıştırmasını anımsatıyor.

“TSK neden böyle bir şey yaptı ki?” diye sorduğumda ise “Ali Bey TSK 1988 yılında yeni statü olarak Uzman Jandarma birimini kurdu. ‘Siz kadrolusunuz, muvazzafsınız, sözleşmeli değilsiniz’ dediler. ‘Sizin mecburi hizmetiniz 10 yıl, 1 yıl okuyacaksınız 6 ay da staj göreceksiniz’ dediler. Biz de bu şartlarda okuyup mezun olduk, bu şartlarda görev yaptık. Hiçbir zaman görevden kaçmadık, hep biat ettik. Teşkilattaki arkadaşlarımız da hala öyle.” cevabını verdi Adnan Başkan…

Orduevi meselesini de anımsatan Adnan Başkan, “Bizi yıllarca orduevlerine almadılar Ali Bey” diye yakınarak. “Şu saatten sonra yılardır bizi almadıkları orduevlerine bizi bundan sonrada almayın diyoruz, çünkü biz artık asker değiliz, kullanmakta istemiyoruz. Orduevi onların olsun.” diye sitem ediyor.

Anlaşılan daha başta yapılan bir yanlış, kimsenin elini taşın altına sokmaması nedeniyle bugünlere kadar taşınmış.

“Peki, derneğinizin bu konuda ne gibi çalışmaları oldu?” diye sorduğumda ise, Adnan Başkan “Jandarma Genel Komutanlığı’ndan bazı paşalarla görüşmelerinin olduğunu, fakat hiç bir sonuç alınamadığını” söyledikten sonra biraz da sitemle şunları ekledi: Biz 1989 yılından beri astsubayların yaptığı işin aynısını yapalım, astsubaylardan daha fazla göreve imza atalım ama haklı davamıza hiçbir komutanımızdan olumlu cevap alamadığımız gibi, bütün bu emeklerimiz yok sayılarak uzman jandarmaları hak ettikleri bir üst statü olan, aynı zamanda görev yaptıkları astsubay kadrosuna geçirmesinler…

Sözün özü şunları talep ediyor Adnan Başkan uzman jandarmalar adına: Eğer biz yanlış iliklenen düğme isek, bu düğmeleri açsınlar ve bu yanlışlığı düzeltsinler. Aldığımız eğitime, gördüğümüz kurslara ve askeri terbiyemize istinaden yaptığımız görevlere bağlı olarak hali hazırdaki özlük haklarımız düzeltilsin ve artık “uzman jandarma” statüsü literatürden silinsin.

Jandarma Teşkilatının, Uzman jandarmaları astsubay olarak çalıştıran, astsubayların işini yaptıran Jandarma Teşkilatının, özlük hakları konusunda bir çalışma yaparak uzman jandarmaların astsubay statüsüne yükseltmesini, göstergelerini de buna uygun olarak 3600’eçıkarmasını ve mevcut statü gereği eksik yatan maaş ve tazminatların düzenlenmesini isteyen Adnan Başkan, böyle bir çalışmanın daha önce astsubaylar için yapılmış olduğunu hatırlatarak, aynı çalışmanın uzman jandarmalar için de rahatlıkla yapılabileceğini iddia ediyor.

Son olarak işin siyasi boyutuna da değiniyor Adnan Başkan: Bizim siyasiler açısından hiçbir sıkıntımız yok. Zira şimdi biliyoruz ki, bu iş sadece siyasilerin elinde değil. Muhtemelen onlar konu hakkında Jandarma Genel Komutanlığı’ndan görüş alıyorlar, komutanlık olumlu görüş bildirmediği için de olaya sıcak bakmıyorlar. Yoksa bu iş sadece siyasilerin elinde olsa hemen yaparlardı.

Darbe girişiminden önce görüştüğü askeri yetkililerin, “tüm uzman jandarmaların bir plan dâhilinde bir üst statü olanastsubay statüsüne dönüştürüleceğine” dair çalışma başlatıldığını beyan ettiklerini söyleyen Adnan Başkan, “bukonuda bilgi almak ve teklif sunarak katkıda bulunmak için randevu taleblerinde bulunulmak üzere çaba sarf ettikleri dönemde, darbe kalkışmasının meydana gelmesi yüzünden bütün çalışmanın rafa kaldırıldığını” söylemiştir.

“Olsun ‘Mevzubahis olan vatan ise, gerisi teferruattır’ dedik ve vatanın bekası için elimizden ne gelirse fazlasıyla yaptık.” diyen Adnan Başkan, son yayınlanan KHK sonrası bir üst statüye geçişte 28 yaş sınırın konması ile bütün umutlarının söndüğünü ifade etmiştir: Şu anda yaptığımız araştırmaya göre 28 yaş altı sadece 300-400 civarı uzman jandarma bulunmaktadır.

Yani bu demektir ki, diğerleri yine astsubay kadrosunda uzman jandarma maaşıyla ve özlük hakları ile devam edecek. Bu haksızlık değil mi? Biz nasıl ki bu vatana borcumuzu en iyi şekilde ödüyorsak, devletimiz de imkânları dâhilinde bize olan borcunu ödemelidir. Bundan daha doğal bir talep var mı?

Bakın her gün maalesef güzelim ülkemizin her yerinden şehit haberleri geliyor. Hepimizin yüreği yanıyor. Onlara karşı olan son görevlerimizi yerine getirmek için âdeta hepimiz bir yarış içerisindeyiz. Onların şefaatinden bir nebze olsun faydalanmak için dualar okuyoruz. Allah razı olsun herkesten. Hepinizin kalbi temiz bunun farkındayız. Allah’ tan şehitlerimize rahmet geride kalanlara sabır versin diyoruz. Onlar vatan için savaştı, vatan için canlarını verip şehit oldular. Peki, size soruyorum vatan için canlarını veren ve vermek için sırada bekleyen şu anda görev başında bu vatan evlatlarına yaşarken siz ne yaptınız, ne yapıyorsunuz ve ne yapacaksınız? Bu vebal çok ağırdır, bu vatan evlatlarının vebalini almayın kaldıramazsınız.

Allah önce halkımıza sonra devletimize zeval vermesin. Allah’a şükür devlet çıkardığı kanunlarla kendisine düşeni yapmakta. Buna karşı özellikle terörle mücadele eden birliklerde görev yapan personele çeşitli tazminatlar ve “tayin bedeli” adı altında birçok ödeme yapmakta olmasına rağmen, bu paralar komutanların kişisel tercihleri nedeniyle ya ödenmemekte ya da çeşitli bahanelerle kesilmektedir. Bu konuya özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum. Tazminat ödenmesi kanunla belirlenen terör tehdidi altındaki aynı statüdeki iki il sınırları kendi arasında değerlendirildiğinde birinde ödenen tazminat diğer yerdeki en yüksek rütbeli komutan tarafından ödenmemektedir. Yine yemek bedeli olarak ödenen tayın bedeli bir yerde ödenirken diğer yerde çeşitli kanun veya emir gerekçe gösterilerek ödenmemektedir. Bununla ilgili personelin talepleri maalesef dikkate alınmamaktadır.

Burada son olarak taleplerimizi yeniden sıralamak istiyorum:

  1. İçişleri Bakanlığı Emniyet Hizmetlerinde görevli polis memurlarına yaş haddini göz önüne alarak personeli için yaş haddiniçok yukarı çekerek “Komiser yardımcısı” olma hakkını getirmiş ve liyakatli personelin önünü açmıştır. Bugün jandarmabünyesinde görevli uzman jandarmaların aldıkları askeri eğitim öğretim ve branşlaşmayı gerektiren kurslar itibariyle jandarma astsubayları ile aynı sürede ve aynı müfredata haizdirler. Halihazırda uzman jandarma kadrolarının da kapatılarak, jandarma astsubayın yerine astsubayın görevini ifa etmelerinden dolayı, bir defaya mahsus olmak ve görev süreleri baki kalmak kaydı ile “Astsubay Çavuş” rütbesi ile “Astsubay” statüsüne dahil edilmeleri,
  2. Personelin bir üst statüye geçirilmesi işlemleri dâhil tüm personel temini işlemleri şeffaf ve adil olması, bunun için sivil denetim olma şartı,
  3. Bir üst statüye geçmek için talepte bulunan personel dâhil tüm personelin darbe kalkışmasına karışan komutanlarca verilen sicil ve cezalarının kurulacak olan bir komisyon tarafından değerlendirilerek haksız olanların iptal edilmesiya dadeğiştirilmesi,
  4. “ Kanunlara, nizamlara ve amirlere mutlak bir itaat ve astının ve üstünün hukukuna riayet demektir”şeklindeki disiplin tanımından“amirlere mutlak” ibaresinin çıkarılmasının uygun olacağı, zira bunun yanlış yorumlara yol açtığı değerlendirilmektedir. Amirin kanuna uygun olarak verdiği emri ast yapmakla mükelleftir. Aslolan kanundur ve amir sadece kanunu gözeten ve uygulayan kişidir.

Adnan Başkan’ın iddia ve talepleri bunlar. Bu konu ile ilgili araştırma ve soruşturmaya devam edecek ve konuya diğer tarafın penceresinden de bakabilmek için Jandarma Genel Komutanlığı ve İç İşleri Bakanlığı’nı da ziyaret ederek, görüşlerini alacağız. Bu sorunun temelinde yatan aksaklıkları bir de onlardan dinleyecek ve çözüm sürecinin bir parçası olmaya çalışacağız.

Not: Adnan Başkan ile bu sorun temelli bir röportaj gerçekleştirmiş olmakla beraber, uzman jandarmaların askerlik hizmetinde karşılaştıkları sıkıntılar ve bilhassa memleketin en sıcak meselesi olan 15 Temmuz darbe girişimi esnasında aldıkları pozisyon hakkında da bilgi aldık. Bunun dışında özlük hakları ile ilgili birçok sorunlarının olduğunu öğrendik ki, yine buna dair ilerleyen günlerde başka bir habere konu etmeyi planlıyoruz.

Bu röportajda öğrendik ki, birçok kahraman uzman jandarmanın darbecilere karşı dik bir duruş sergilemiş, darbe gecesi sosyal medya üzerinden koordine kurarak darbeye karşı örgütlenmişler. Ancak sadedin haricinde olduğundan, bunları ayrı yazılarla aktarmayı uygun bulduk. Bir sonraki yazımda buluşuncaya kadar hoşçakalın.

Sevgilerimle

Ali Erturan

Editör : İsmail Orman

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
10476 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.