logo

Soru/Cevap-Necati YÜZÜAK

Soru/Cevap-Necati YÜZÜAK

Soru:  Kürtçülük üzerine iki yazınızı da okudum. Tarihi belgelere dayalı güzel tespitler yapılmış elinize ve emeğinize sağlık. Dün tamam, bugün tamam, ya yarın? Nasıl durdurulur? Bölünmenin önüne nasıl geçilir? O bölge halkı aslına nasıl döndürülür? Devlet aklı nasıl harekete geçirilir? Cevap bekliyoruz! Selam ve muhabbetle. Allah’a emanet olunuz.

Cevap: Devlet aklı, maalesef şu an yok! Benim çözümüm şu: Türkçe konuşmak ve zorunlu hale getirmek. Eğer Türkçeyi koruyabilir ve hayatın tamamına koyabilir isek, bölünmenin önüne geçebiliriz. Dil, bizi koruyabilecek ve ortak aidiyeti oluşturabilecek yegane unsurdur. Çünkü insan düşündüklerini dili ile hayata geçirir. İnsan beyni ve duygularını ifade eden yegâne unsur sadece konuştuğu dilidir.

Bakın size bir örnek vereceğim; İngiltere’yi dünya hâkimiyetine taşıyan yegâne unsur, İngilizceyi dünya dili yapmasıdır. Bin yıl önce hoca Ahmet Yesevi “Hikmet” adlı eserini Türkçe yazmasa ve Türkistan’daki Türkler,  kendi dilleri üzerinden İslam’ı anlamasa idi, muhtemelen bugün bizler başka bir dil ve milliyet altında idik. Demem o ki. Dil, bizim bağımsızlığımızın ve dinimizin korunmasında yegâne tek unsurdur.

Size çok çarpıcı bir örnek daha vermek istiyorum; Atatürk emir verir. İsmet İnönü başkanlığında bir ekip 6 ay Doğu ve Güney Doğu Anadolu’yu dolaşırlar ve Kürt raporu adı altında bir rapor hazırlarlar. Bu rapor devlet resmi arşivinde vardır. Raporda şöyle yazıyor:  “Bir eve girdik. Evde 3 nesil bir arada idi. Dede ile Türkçe konuştuk. Çünkü Kürtçe bilmiyordu. Oğlu ile hem Türkçe hem Kürtçe konuştuk. Torunu ise sadece Kürtçe biliyordu.” Atatürk bunu okuyunca anlar ki Kürtleşme Türkleri götürür. Ve artık torundan sonra dil üzerinden insanlar, kendilerini Kürt olarak görmeye ve ona göre davranış biçimi geliştirmeye başlarlar. Eğer Türk devleti dilini koruyamaz ise biliniz ki bağımsızlığını bir gün kaybedecektir. Millet olarak da biz, önce dilimize sahip çıkmalıyız. Biliniz ki dinimizi de bu yolla koruyabileceğiz. Çünkü biz İslam’ı Türkistan’ın erenleri sayesinde örgendik.

Yine güncel bir örnek verelim; 1960 yılında Almanya’ya işçi giden Türkler 2.ve 3. kuşaktan sonra Türkçeyi unutmaya ve Almancaya hâkim dil olarak kullanmaya başlar. Ve bugün karşımıza Almanlaşmış Türk çıkar. İnanın kısa bir zaman sonra bu kişiler kendilerini sadece Alman görecekler. Çünkü insan hangi dili konuşursa o dile göre düşünür ve hareket eder. Hep deriz, bunlar alman olmuş diye. Niye? Çünkü Almanya, konuşma ve devlet dilini Almanca bilme ve konuşmada zorunlu kıldı.

Bir başka ve çok önemli bir siyasi konu var; Doğu ve Güneydoğudaki Kürtler hiç bir zaman (bin yıldan fazladır birlikteyiz) bu bölgeye Kürdistan demediler. Tarihte ilk kez ve bir defa Tanzimat döneminde 1842-1862 yani 20 yıl bölgenin adı Kürdistan oldu. Niye? Güya reform yapma adına. Allah rızası için bir devlet böylemi yönetilir. Başkacada olmadı. Bu çok önemli bir konu! Benim için şahsi bir tespit de şudur; Gerçek Kürtler bu devlet ve millete asla ihanet etmedi. Edenlerin bir kaç kuşak ötesi? Kimler?

Dillerini kaybederek milliyetini ve devletini de kaybeden Türk boyları: Samoid Türkleri; bugünkü Japon dediğimiz ırkın tamamı ve Güney Kore’nin yüzde 40’ı. Etrüks Türkleri; bugünkü Roma’yı kuran boydur. Macarlar, Bulgarlar, Rusya’daki Türk boyları. Çin Devletini kuran Çu Hanedanı ve Türkler (bugün tahmini nüfusu 300 milyon) Hindistan’ı kuran Babür Şah, tahmini 200 milyon Türk unsur. Bugünkü İsrail’in tamamına yakını ve dünyadaki diğer Yahudi unsurların yüzde 90’ı Hazar Türküdür.

Bugün bunlardan bahseden var mı yok! Çünkü dilleri ile milliyetlerini ve devletlerini de kaybettiler. Önce Dil ardından devletini, kimliğini ve dinini kaybeder insan.

Etiketler: » » »
289 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.