logo

TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-10

TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-10

TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-10

Bir YOĞUN MEDENİYET.

Bu bölümde, çok dikkatli okunup düşünülmesi gereken konular var. Ayrıca bugün için de modelleme olabilir. Ben böyle düşünüyorum.

Aydınlanma çağında, Türkler tabiatla nasıl yaşanıra ve nasıl kullanıra çok iyi bir örnek vermiştir. Bölgenin o tarihteki (8. ila 12.asır arası) refahında sulama teknolojisini keşfetmişler ve çok da usta olmuşlar. Bu kurak ve çorak toprağın içinden nasıl bir medeniyet yükselir için çok iyi bir örnektir. Ayrıca ilktir.

Onun için batılı yazarlar burası için “HİDROLİK MEDENİYETİ” tabirini kullanır. Toplumsal enerjinin odak noktası karmaşık sistemlerin inşası ve korunmasıydı. Tüm bunlar o kıymetli kaynağın yani suyun, muhafazası, dağıtımı ve idaresi içindi. Bu terimi 1957 yılında ilk kez Alman asıllı ABD’li bir araştırmacı KARL WİTFOGEL kullanmıştır.

Zaman içinde WİTFOGEL’in tabiri ile despotizm dediği şeyi ciddi bir disiplin öngören toplumsal düzenler ve katı hiyerarşilere sahip siyasi kültürler oluşturmuştu. İdareler geniş çaplı ve karmaşık yapılı sulama sistemlerinin mesuliyetini üzerlerine almışlardı. Bu sistemi Witrogel başkaca ülkelerde de görmüş fakat hiç birisi ne bu büyüklükte nede bu kadar uzun bir sürede olmuştu. Tam iki bin yıl bunu kullanan sadece Türklerdir.

Diğer coğrafyalar daha çok şehir veya vahalar düzeyinde iken burası tüm Orta Asya’yı topyekûn kuşatan bir yapı idi. Moğol istilasına kadar bu sistem sorunsuz devam etti.

Orta Asya’da yaşayan Türkler, demir çağı kadar eski bir dönemde bile inanlar kent hayatı için olmazsa olmaz olan sulama sistemlerini inşa etmeye başlamışlardı.

Persler, Yunanlılar ve diğer istilacılar gelmeden önce sulama sistemi ve vaha medeniyeti bu bölgede vardı. Bölgenin insanı içinde usta birer hidrologlar ve mühendisler mevcuttu. Ayrıca teknisyenler de fazlası ile vardı.

Birincisi dağdan gelen nehirlerin göl oluşturdukları havzalarla birleştikleri noktalara baraj kuruluyordu. Tarihte bu bir ilkti.

Bu barajlar genelde aralarına harç atılmış taş yapılardı. Bazen daha küçük kapaklıda yapılıyordu. Belh’deki Belh Nehri Buhara’da ki ZARİUD, MERV’deki MURGAB, EFRESİYAB’daki ZARAFŞAN ve ÜEGENÇ’deki CEYHUN üzerindeki barajlarda tüm mevsimlerde suyun kentlere peyderpey akmasını sağlamak üzere açılır kapanır devasa kapaklar veya valfler vardı.

Anlaşılacağı üzere bir düşman ordusu barajı yıkarak kenti sular altında bırakabilirdi. Nitekim BELH’de ve ÜEGENÇ’de öyle olmuştur.

Bu barajlar şehrin içinden ve çevresinden aynı zamanda tarım alanlarından geçen çok sayıda kanalı beslemekteydi. Belh’de böyle 20 kanal vardı. Ana kanalların 100 km. uzunluğunda ve bazı yerlerde özenli mühendislik sayesinde tasarlanmış su kemerleri üzerinden gidiyor olması buraları için çok sıradandı.

Not: Yazısı dizisi devam edecek inşallah.

Necati YÜZÜAK

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » »
1068 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.