logo

TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-17

TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-17

TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-17

Toplumsal hayata devam ediyoruz.

Türkistan’da toplumsal ve iktisadi hayatı, yazılı kanunlar düzenlemekteydi. Ayrıca evlilik, boşanma, mülkiyet ve vergilendirme ile ilgili meselelerin tamamı yazılı kanunlarla düzenlenmişti. Bölgeyi düşündüğünüzde karmaşık toplumlara (Türkler, Farslar, Çinliler, Araplar) sahip Orta Asya Türk Devletleri üzerine iyi düşünülmüş kanunlara ihtiyaç duymaktaydı.

Bölge insanının İslamiyet öncesinde çok eşlilik ve miras konuları karmaşasını, kanunlarla aşmak istemişlerdir. Bir memurlar ordusu her resmi alışverişi kayıt altına alıyordu. Bugün yakın tarih (Osmanlı’ya) ait çekilen dizilerde bile bu konuyu maalesef işlemiyorlar. Ne acı değil mi?

Kaybolmuş bir dünya hakkında bu kadar bilgiye nasıl sahip olabiliyoruz, sorusuna cevap ise; 1933 senesinde Tacikistan’ın güneyindeki bir dağın zirvesinde dolaşan bir çoban, üzeri toz toprakla örtülü bir çömlek kapağı bulmuştu. Bu kapağın altında 1500 sene önce Pencikent Hükümdarı Divaştiç’in kendilerine yaklaşan Arap ordularından kaçmak için gömdüğü bazı belgeler bulunmuştu. MugTepesindeki bu büyük çömleğin içinde altın, gümüş değil, parşümend kâğıdının üzerine yazılmış bir sürü kararlar vardı. Mum ve reçine ile özenle kapatılmış olan bu belgeler 1933’e kadar sağlam kalabilmişti. Kanunlar ve düzenlemeler üzerindeki bu eski döneme ait anlaşmalar bize ışık tutmuştur. Türkistan medeniyetinin hem teknik hem de bilgi seviyesi olağanüstüdür.

Bu konular o kadar önemli ki vahalar üzerindeki kentlerin hayatta kalması ancak bilgi, beceri ve teknoloji ile mümkündü. Ticaret, üretim, inşaat ve kent yönetimi için kendi teknik bilgilerine sahiplerdi. Örneğin sulama sistemlerinin kanallarının genişliğini ve derinliğini, yer altı kanallarının çaplarını ve ihtiyaç duyulan suyun miktarını ve bu suyu aktarabilecek çıkış kapaklarının hacmini hesap edebilmek için bazı rasyonel araçlar gerekliydi. Tarım alanlarının, evlerin ihtiyacının, hamamların günlük ihtiyaçlarını tespit ve uygulamada teknik uzmanlık ve bilgi gerekmekte idi. Bu özelliklerin tamamını bünyelerinde toplamış ve uygulamışlardır.

Bu işler için 9 farklı makina kullanıyorlardı. Bunlardan birisi yel değirmeni idi. 1920’lerde bir Sovyet Mühendis, Türkistan’daki su dolabından, Çığır ya da Çark zamanında binlerce olduğunu söylemiştir. Bu alet ile yüzde 30 ila yüzde 50 daha az su kullanarak yerçekimi bazlı bir sistem ile aynı seviyede sulama yapabildiğini hesaplamıştır.

Bu kadim sistemler suyu eşit ve etkisiz bir şekilde dağıtmak yerine sulamayı, yükseltilmiş su yataklarında yoğunlaştırarak Sovyetler döneminde Türkistan’ın birçok yerini mahveden tuzlanma tehlikesinin önüne geçmiş oluyorlardı.

Bugün bile bu seviyenin çok gerisinde kalmış olan Sovyetler Türkistan’ı çöl ve kurak hale getirdiler. Aral gölü gibi.

Bölge yüksek değerli ihracatı yapılacak malların kaynağıydı. Bu statüyü muhafaza etmek için belli başlı kabiliyetler gerekmekteydi. Demirciler, bakırcılar, bronz üreticiliği zirvede idi. Üretilen tüm aletler, kaplar ve silahları ile tüm dünyaya nam salmışlardı.

Pedagojiyi en etkili biçimde kullanarak bunları gelecek nesillere aktarmışlardır. Belli bir alt grubun ya da milletin bir zanaatta uzmanlaşması halinde onları Türkistan’a getirmişlerdir. Örneğin; 4.asırda Semerkant, Taşkent, Ferghana vadisindeki cam üreticilerinin tamamı Yahudilerdi. Onları mısırdan getirmişler ve asırlar boyu bu sektör onların elinde kalmıştır. Ne garip bugün de dünyada cam ticareti Yahudilerin elindedir.

Üreten ve ürettiren devletten, bugün neyi var neyi yok satılan bir devlete dönüştük. Bunların tabi iki çok ağır sonuçları olacaktır.

Vebal ve akıl?

Not: Yazısı dizisi devam edecek inşallah.

Necati YÜZÜAK

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
1175 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.