logo

TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-61

TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-61

TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-61

Gazneli Mahmud

Mahmud’un ana akım Sünni İslam inancına verdiği destek çok büyük ve aleniydi. Resmi Vakanüvisi Urbi, Efendisinin Gazne’deki kütüphaneye getirtmek için toplattığı; nadir ve kıymetli kitapları, medresesindeki ilim adamlarına destek olmak için kurduğu vakfın büyüklüğünü ve bu âlimlere bağladığı cömert maaşları anlatmaktadır. Mahmud İslama hizmet için her türlü desteği âlimlerin ve bilim adamlarının emrine sunmuştur.

Gerek Mahmud gerekse oğlu Mesut, tarihi; mimarinin yazılı şekli olarak görmüştür.. Dolayısıyla her iki sultan da tarihçilere çok büyük destek sağlamıştır.

Tarihe başlama işi Mahmud’un çalışkan ve sadık kâtibi Urbi ile başlamıştır. Urbi, Mahmud ve babası Sebük Tegin dönemine dair çok fazla malumat sahibiydi. Aslen Reyli bir Arap olan Urbi samimi bir şekilde methiyeler yazmaktaydı. Mahmud’un ilk seferlerinin tamamında yer almış. Kaleme aldığı tüm yazılanlara bizzat şahit olmuştur. Nişabur’daki dehşet verici kıtlık hakkında yazdıkları açık sözlüğünden ötürü daha inandırıcıdır.

Urbi’nin tarih kitabı gayrı resmi mektuplar, kısa diyaloglar, merak uyandırıcı detaylar ve Gazne tahtını yüceltmek olan resmi göreviyle hiç ilgisi olmayan kısa fıkralarla doluydu. Mahmud’u birçok yerde diktatör ilan eden yazar. Mahmud ise dibindeki bu adama hiç bir şey yapmıyordu.

Gazneliler dönemindeki tarihçilerin arasında en fazla öne çıkan isim, hiç şüphesiz Ebul Fazl Beyhaki’dir. (995-1077) Nişabur yakınlarındaki bir kasabada dünyaya gelen Beyhaki, ilk olarak Mahmud’un oğlu Mesut zamanında Yazışma Divanı’na (Divan’ür Resail’e) girmiş, ardından bu divanın başına geçmiştir. Bu görevi sebebiyle hanedan sırlarına da vakıftı.

Ne dalkavukluk eden, ne de ilkelerinden taviz veren Beyhaki, bazen görevinin zorluklarından yakınmaktaydı. Bu sebeple kâtiplik işinin sıkıntılarını anlatan bir kitapta kaleme almıştır. Bağımsızlığından vazgeçmeyen birçok sivil görevli gibi Beyhaki de önüne gelen her şeyi not ediyor ve muhtemelen bazı resmi evrakları saklıyordu. Beyhaki istifa ettiğinde, elinde kalan bu evraklar da geri alınmıştır. Bu sebeple hatırında kalanlardan ve sözlü kaynaklardan istifade ederek kitabını yazmıştır. Bu durumdan sürekli şikâyet etmekteydi. Yine de 30 ciltlik devasa bir eser ortaya koymayı başarmıştır. Metnin çoğu Mesut’un saltanatını anlatmaktadır. Beyhaki esere “Mesut’un tarihi” ismini vermişti. Bir kaç ciltte Gazneli Mahmud dönemine ayırmıştı.

Maalesef bu tarih ve edebiyat şaheserinden bugüne 3 cilt ve bir kaç ilave parçası ulaşmıştır. Beyhaki, Gazne devletinin resmi görevlisiydi. Ama istifa edene kadar (o vakit 50 yaşındaydı) Gazneliler tarihi hakkında tek bir kelime bile yazmamıştı. Baştan itibaren kendi deyimiyle “kudretli bir eseri” kaleme aldığının farkındaydı. Tarihi alandaki en muteber kaynaktı ve bunun bir sebebi vardı.

Beyhaki, tarihçilik mesleğini önemsemekteydi. “İnsanlar öylesine tuhaftır ki saçma ve imkânsız olanı tercih ediyorlar” diye yakınıyordu. Ardından buna bağlı olarak “Doğruyu ayırabilecek ve yanlışı reddeden insan sayısının çok az” olduğunu ekliyordu. Örneğin Mahmud’un Ürgenç ve Harezm’deki akademiyi yok etmesini açık yüreklilikle eleştiriyordu. Çünkü tarih yazan kişi taraf tutmamalıdır diyordu. Meşhur bir vezirin suikastla öldürülmesini ve Gazneli sultanlarının içine düştükleri gururu, eğlenceye olan düşkünlüklerini tarafsızca yazıyordu.

Sahi bin yıl sonra, ülkemizde böylesi bir hoşgörü sahibi lider var mıdır?

Bir düşünün o adamlar neleri göze almışlar ve bileklerinin hakkıyla o makamlara gelmişler. Şimdikiler gibi bir yerin icazeti ile değil.

Not: Yazısı dizisi devam edecek inşallah.

Necati YÜZÜAK

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » »
768 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.